İzmir Kaygı bozukluğu, psikoloji diliyle anksiyete, psikolojik bir sorun olarak literatürde yer almaktadır. Günlük hayatta ara sıra kaygı bozukluğu yaşamak, normal olarak kabul edilmektedir. Hayatın olağan akışı içerisinde karşı karşıya kalınan olaylardan ötürü, kaygı seviyesinin yükselmesi söz konusudur. Günlük hayatta karşılaşılan bazı olaylar, endişe ve gelecekle ilgili maddi-manevi olarak kaygı yaratabilmektedir. 

Günlük hayat kaygı duymaya ne kadar elverişli olsa da bunun dozunda bir aşırılık varsa, Anka Psikoloji Merkezi, bu yöndeprofesyonel destek sağlamaktadır. Kaygı bozukluğu olan kişilerde, oldukça yoğun, süregelen endişe hali vardır. Günlük hayattaki olaylara karşı anksiyete, panik atak krizleriyle kendini gösterebilmektedir. Duyulan aşırı endişe, panik ve kaygı durumu, günlük hayatın aktivitelerinin devam edebilmesini de engellemektedir. Tam anlamıyla anksiyetetedavisi hizmetiyle, gerekli yardım büyük önem taşımaktadır. 

Anksiyete Türleri Nelerdir?

Kaygı bozukluğunun kontrol edilmesi ve yönetilmesi yeterince zordur. Bununla birlikte atakların zamanlamasıyla ilgili öngörülerde de bulunulması söz konusu değildir. Bu sorunun belirtileri çocukluktan başlayıp yetişkinliğe kadar devam edebilmektedir. Genel olarak yetişkinlik dönemindeazalma eğiliminde olduğunu söylemek mümkündür. Anksiyetekendi içinde farklı çeşitlere ayrılmaktadır. Günlük hayatta çok karşılaşılan anksiyete bölümleri sosyal anksiyete, ayrılık anksiyetesi, spesifik fobiler, genelleştirilmiş anksiyete olarak bilinmektedir. 

Bu anksiyete türlerinden birinden ya da birden fazlasından muzdarip olabilirsiniz. Büyük oranda tıbbi bir tedavi çerçevesinde çözüme ulaştırılması mümkündür. Sık görülen anksiyete türleri de şu şekilde ele alınabilir; 

• Genelleştirilmiş anksiyete

• Panik Atak 

• Sosyal Anksiyete

• Bazı fobiler 

• Agorafobi 

• Ayrılık kaygısı 

• Seçici Dilsizlik 

• Travma sonrası stres 

Anksiyeteye Neden Olan Faktörler 

İstatistiklere bakıldığında anksiyete, erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülmektedir. Özellikle aşırı korumacı bir tavırla büyütülmüş, çevresinden devamlı olumsuz eleştiri almış ve sindirilmiş çocuklarda, cinsel istismara ve ebeveyn ihmaline maruz kalmış çocuklarda çok fazla bu kaygı bozukluğu görülmektedir. Kaygı bozukluğu teşhisi koymadan önce, tam anlamıyla fiziksel muayene yapılmakta ve tıbbi öykü alınmaktadır. 

Çocukluk çağında yaşanan olumsuz durumlar, maruz kalınan travmalar, mutsuzluklar arttıkça, anksiyete olasılığının da arttığı bilinmektedir. Bununla birlikte ailede ve akrabalarda anksiyete görülmesi, genetik olarak bu sorunun diğer nesillerde görülmesinde etkilidir. Bazı hastalıklar ve madde kullanımı da ayrıca anksiyeteye neden olabilen faktörlerdir. Çevresel stresin ve beyin kimyasının, bu hastalıkta etkilerininolduğunu ayrıca belirtmek gerekir.

Kaygı Bozukluklarının Belirtileri 

Kaygı Bozukluğu belirtileri yaşayıp doktora başvuran kişilerin, detaylı olarak mental ve fiziksel incelemesi yapılmaktadır. Hastada anksiyeteye neden olacak bir tıbbi sorun ve madde kullanımı gibi durumlar öncelikle araştırılır. Doktor hastaya, düşünceleri, duyguları ve davranışlarıyla ilgili sorular yöneltmektedir. Bu sorulara verilen yanıtlarla uzman,hastada kaygı bozukluğu olup olmadığına yönelik bir çerçeve çizmektedir. 

Uzman bu konudaki belirti ve bulguları değerlendirerek, uluslararası ölçekte kabul gören kriterlere göre bir tanı koymaktadır. Bu sorun kişinin hayat kalitesini ciddi oranda düşürmektedir. Tedavi edilmeyen anksiyete, kişinin hem sosyal hem özel hayatında derin çıkmazlara yol açabilmektedir. Bunun yanında profesyonel iş hayatını ciddi olarak sekteye uğratabilmektedir.

İzmir Anksiyete Tedavisi Süreçleri 

Anksiyete, ciddi bir tedavi sürecini gerektirmektedir. Burada uzman desteği alınarak gerekli tedavi planının uygulanması, sorunun çözümü için önemli bir adımdır. Tedavi planı genel olarak, ilaç tedavisi ve psikoterapiyle birleştirilmektedir. Sadece ilaç kullanılarak kaygı bozukluğu tedavi edilemez. Bununla birlikte yaşam kalitesini yükseltmek için etkilidir. 

Doktor doğru ilaç kombinasyonu ve dozajı konusunda,hastayla birlikte hareket etmektedir. Doktora danışmadan doz değişimi yapmak, sorunu daha da büyütebilmektedir. Doktor bu hastalığın tedavi sürecinde hastasının ortağıdır denebilir. Bu nedenle tedavi sürecinde kullanılan ilaçlarla ilgili sorunolduğu ya da tedavinin işe yaramadığı düşünülüyorsa, zaman kaybetmeden doktorla iletişime geçilmelidir. Böylece hasta-doktor ilişkisiyle, en iyi şekilde nasıl ilerleneceği belirlenecektir. 

Psikoterapiyse, hastalığa karşı duygusal tepkiyle başa çıkmayı sağlayabilmektedir. Yine doktor anksiyetenin daha iyi anlaşılmasına yönelik hastayla konuşur ve buna göre yardımcı olacak stratejiler belirler. Hastanın da kaygıyı yönetebilmek için kendi kendine yapabileceği bazı aşamalar mevcuttur. Derin nefes egzersizleri, kaygıyı yönetmek adına oldukça yardımcıdır. Son yıllarda bu konuda sorunların çözümünde, meditasyon oldukça popüler hale gelmiştir

Kaygı bozukluklarını önlemek her ne kadar imkansız gibi görünse de belirtileri kontrol altına almak ve azaltmak belli bir seviyede mümkündür. Tedavi edilemeyen ve kontrol altına alınamayan kaygı bozuklukları, daha ciddi fiziksel ve zihinsel sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. 

Tavsiye Edilen Yazılar

Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!


Bir Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir